TARİHÇE
Tıp Etiği ve Tıp Tarihi ABD, Aralık 2004 de Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu tarafından kurulmuştur.
Tıpta ve toplumsal yapıda yaşanan son gelişmelerle, “Tıbbi Etik ve Deontoloji” evrensel olarak önem kazanmıştır. “Tıbbi sorumluluk” ve “meslek kusuru” (malpractice) suçlamalarının çoğalmasına yol açan toplumsal değişimin yarattığı sosyal baskı, hekimleri ve onları çalıştıran sağlık kuruluşlarını hatalardan sakınabilmek ve haklarını savunabilmek kaygısı ile tıbbi fiile ilişkin “kuralları ve ilkeleri” öğrenmek, “tıpta değer sorunları”nı vukufla irdelemek zorunda bırakmıştır. Hekim – hasta ilişkisinde, hekimin uymak zorunda olduğu gelenek ve kurallar onun Tıbbi Deontoloji boyutunu oluşturur. Hekim – hasta ilişkisi sırasında ortaya çıkan değer sorunları ise Tıbbi Etik alanının konusudur.
Ayrıca, yukarda saydığımız etkenlere ek olarak “etik” kavramını öne çıkaran bir olguyu dikkate almak gerekir. Doğrudan doğruya tıp bilgi ve becerilerinin patlama gibi artışından, tıbbi teknolojinin “tıp” kurumunu önüne katıp sürüklemesinden kaynaklanan bu olgu; anlaşılması zor sorunların, tıbbi fiilden doğan ve o ana kadar yanıtı bulunmayan olası hukuki ve ahlaki sorunların çığ hızı ile çoğalıp birikmesidir. Tıbbın kendini ve tıbbi fiilin sonuçlarını ilgilendiren bu yeni sorunlar, “Deontoloji”nin ötesinde, konuya farklı bir teknikle eğilmeyi gerektirmiştir. Bu yeni gelişmelerle ortaya çıkan normatif sorunlar henüz kurala bağlanmamış çözümler gerektirmekte ve bu bir mesleki değer tartışması yaratmaktadır. Toplumsal değişim ya da gelişim ne kadar hızlı ise bu normatif sorunların sayısı ve onların yaratacağı çelişkilerin yoğunluğu o ölçüde artar. Bu açık uçlu normatif sorunlara yanıt arama etkinliği, bir tür etik çalışmadır. “Etik düşünce etkinliği” sadece açık uçlu ve yanıtsız soruları ele almakla kalmaz; eski kuralları ve yanıtı verilmiş soru ve sorunları da irdeler ve eleştirir, bunlar için yeni çözümler üretir. O halde “etik” sözcüğü, geniş anlamda kullanıldığında onun anlam yükü “Deontoloji” konularını da kapsar. Böylece tüm dünyada tıbba ait mesleki değer temalarının “yükümlülük” alanından “değer tartışması” alanına kaydığına tanık olunmaktadır. Deontoloji “mesleki yükümlülükler bilgisi” olarak her hekimin bilmek zorunda olduğu sözlükteki tanımıyla“lüzumlu şeylerin bilgisi” olarak önemini korurken, tıbbın değer konularını ve sorunlarını tartışmak deontolojiyi de kapsayacak biçimde “tıbbi etiğin” ön plana çıkmasına yol açmıştır. Toplumsal ve tıp dünyasındaki dinamizm bizi akademik olarak “deontolojiden etiğe” iterken, deontoloji ile hukuğun kuralları her hekime özenle aktarılmalı bununla birlikte, söz konusu kuralların etik açısından üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gerekir. Tıbbın gelişmesinin yarattığı açık uçlu soruların etik ilkeler çerçevesinde yanıtlanması yanında, varolan hekimlik mesleği kuralları bilinerek bunlarla ilgili etik çalışma etkinliği sürdürülmelidir.
Tıp tarihi eğitimi ise, tarihin insan düşüncesinin devamlılık duygusunu bildirmesi yönüyle, henüz arayış içinde bulunan öğrenciye bu kavramı yerleştirir. Böylece geçmişten günümüze tıp evriminin bilgisi öğrenciyi mesleki kimliği ve onun onuru konusunda duyarlı kılar.